Akciğer biyopsi işlemi nedir, nasıl yapılır ?
Akciğer kanseri erkek ve kadınlarda görülen en sık kanser türlerinden biridir. Kansere bağlı ölüm nedenlerinde birinci sıradadır. Sigara, kirli hava, asbest maruziyeti gibi riskler kanser ihtimalini artırır.
Akciğer biyopsi işlemi için ön hazırlık gerekmez. Önceleri ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılırken günümüzde moleküler ve genetik incelemeler için de yeterli materyal elde etme imkanı veren parça biyopsi tercih edilir. Parça biyopsi (trucut biyopsi veya kor biyopsi) alındığı için aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçların kesilmesi önerilir. Kan değerleri kontrol edilir. İşlem çoğunlukla bilgisayarlı tomografi (BT) kılavuzluğunda yapılır. İşlem genellikle koaksiyal (ikili iğne sistemi) teknik denilen teknikle yapılır. BT ile kitleye giriş yapılacak yer ve iğnenin gideceği güvenli yol saptanır. Cilt temizliğinden sonra cilt altından plevra dediğimiz akciğer zarına kadar olan iğnenin geçeceği alana lokal anestezik madde enjeksiyonu yapılır.
https://www.instagram.com/p/CBVbqazJZrY/?utm_medium=copy_link
Kitlenin büyüklük ve yerleşimine göre damardan da ağrı kesiciler ve sedatif dediğimiz rahatlatıcı ilaçlar verilebilir. Giriş yeri noktasal olarak saptandıktan sonra koaksiyal iğne dediğimiz içerisinden daha ince bir iğnenin geçmesine müsaade eden iğne basamak basamak yeri BT ile kontrol edilerek kitle içerisine kadar ilerletilir. Kitlenin içerisinde olduğumuz BT’de görüldükten sonra koaksiyal iğnenin içerisindeki ince iğne çıkarılıp uygun otomatik biyopsi iğnesi yerleştirilerek bu iğne ile kitle içerisinden 3-4 kez farklı yerlerinden parça elde edilir. Elde edilen materyaller işlem esnasında patolog tarafından değerlendirilerek yeterli materyal elde edildi ise işleme son verilir; hasta başı patoloji uzmanı imkanı olmayan merkezlerde materyal uygun bir şekilde hazırlanarak patoloji laboratuvarına gönderilir. Sonrasında önce otomatik biyopsi iğnesi ve sonra koaksiyal iğne çekilerek kontrol akciğer BT alınarak pnömotoraks dediğimiz plevral mesafede hava birikimi veya kanama var mı bakılır. Koaksiyal iğne çekilmeden önce iğne içerisinden hastanın kendi kanından 5-10 ml verilerek iğne çekilerek pnömotoraks gelişim riski azaltılmaya çalışılabilir. Cilt steril bir şekilde temizlenir ve spanç dediğimiz küçük gazlı bezlerle kapatılır. Hastada pnömotoraks gelişmemişse veya çok az ise 1-2 saat gözlemde tutulur ve sonrasında günlük yaşamında herhangi bir kısıtlama olmaksızın evine gönderilir. Orta düzeyde ve ciddi pnömotoraks var ise işlem esnasında biriken havanın iğne ile çekilmesi, ince bir katater ile havanın çekilmesi ve bunlar da yetersiz olursa çok nadiren cerrahi olarak göğüs tüpü denilen tüp ile drenaj sağlanır. Göğüs tüpü takılmasına ihtiyaç olursa 1 gün yatış sonrası kontrol akciğer grafisi ile tüp çıkarılır.
Akciğer biyopsisinin en önemli riski pnömotoraks dediğimiz akciğer zarı arasında hava toplanması ve buna bağlı solunum sıkıntısıdır. Amfizem hastalarında ve kitlenin plevral (akciğer zarı veya yüzeyel) yerleşimli olmadığı derin yerleşimli olduğu olgularda pnömotoraks riski daha fazladır. Tecrübeli ellerde pnömotoraks riski düşük olup cerrahi olarak tüp takılması gerekecek pnömotoraks riski %1’in altındadır. Ayrıca kanama olabilir ve işlem sonrası öksürük ve balgamla gelen kanama genellikle birkaç saat içerisinde, bazen birkaç gün içerisinde kendiliğinden kaybolur.
Uygun teknikle yapılan biyopsilerin tanısal değeri %95 civarındadır. İşlem esnasında patolog olmadığı durumlarda, bazı olgularda kitlenin nekroz dediğimiz canlı tümör içermeyen kısmından örnek alınması, kitle içerisinde canlı tümör olan alanın çok az olması gibi nedenlerle kesin tanı konulamayabilir.